?

   
 
  Titreyen Kalbim
 



 
 

Hayatım hırçın dalgalar gibi geçti,
Kah okyanuslarda fırtınalara tutuldum,
Kah bir koya sığınıp çarşaf misali duruldum.
Her vurduğum sahilde,
Dövülen kıyı değil, ben oldum.

Nice dalgakıranlara denk geldim,
Asla vaz geçip, gerilemedim.
Ömürde bir can bu, yosun tutmuş taş değil ki;
Yıllar gecti, „Yeter artik yoruldum“ dedim.

Vardır bir hikmeti, ders almak gerek yaşanılanlardan.
„Sabrın sonu selamettir“ mükafatı gelir sonradan.
Her gecenin, bir sabahı gelmez mi ardından.
Mevlam'a sığındım, O'ndan gelmişse, boynum incedir kıldan.

Bir gece, güneşi beklerken doğmaya yakın şarktan;
Kanatına takılmış bir mavi gül ile,
Titreyen kalbim gibi ürkek, bir ak güvercin geldi açık kalan camımdan.
Alıp avuçlarımın arasına, bağrıma bastım,

Yollarını gözlediğim sevgilim gelmiş gibi uzaklardan.

Hakkım olandan fazlasını istemem asla.
Son demindeyim ömrümün, belki yaşarım bir kaç yıl daha.
Verdiğimde son nefesimi, gözlerim açıksa hala,
Hasretim demektir, doyarak yaşayamadığım mutluluğa.

Şimdi kalmadı bir endişem,
Ürkek duygularım, pehlivan olmuş yar meydanında.
Değişti kader çizgim, karşıma çıktığın günden beri.
Renklendi hayatım, solmuş gönül bahçem, yeniden çiçeklendi.
Ömrümün ikinci baharındayım sanki;
Ve daha önce düşünü kurup, arzuladığım ey sevgili,
Koca yüreğimde taşıyorum şimdi bak seni.

Sonbahar yağmurlarının altında, mutluluk sarhoşuyum.
Gözyaşlarım yok, inci inci sıralanmıyor artık yanağımda.
Her soluğumda, koca yüreğimin her çarpışında,
Yanımdasın o en arı, en masum duygularınla, huzurunla,
Ve sevgini ardına gizlediğin tebessümünle karşımdasın tüm endamınla.

Yokluğunda büyür çığ misali özlemin,
Katlanir sevdan hasretinle dolar yüreğim,
Lava döner yanarım kor kor ateşinde;
Aşkınla terbiye olur, uslanır nefsim.

Hatim eder dudaklarim ismini, taki sensizlikten kuruyuncaya kadar,
Yokluğun gecelerime pusu düşer, rüyalarıma çöker kan ter kâbuslar,
Varlığın öyle parlak bir ışıktır ki, sönük kalir odamda yanan mumlar,
Şahitimdir hem melekler, hem gözlerimin nuruna yansıyan o bakışlar.

Yitik zamanlarında, ellerim koynumda günler sürer bekleyişim;
Çelikleşen sabrım tek sanadır, çıkar gelirsin bir anda bilirim.
Ateşten gömlekmiş bu sevda, yaksın bağrımı neyleyim,
Değersin sen;
İstiridye kabuğunda saklı hazinem, paha biçilmez beyaz incim.

Alışkın ömrüm, bilir artçı sarsıntıları da, bu depremin ta kendisi,
Deprem nerde sorma bebeğim, merkez üssü kalbimin orta yeri.
Öyle bir sevda ki bu, nöbet nöbet yaksada ateşi,
Mecnuna çevirip divane bir kul eylese de beni,

Ne gönül sarayım yıkılır, ne de görünmeyen aşkımın temel direği.

Sözüm olsun sana, yanımda olduğun sürece bitmeyecek asla sevgim.
Sen bu dünya yüzeyinde sahip olduğum en büyük servetim.
Nurum, kalbim, bir tanem, sevgin sira dönen pervanenim.
Sayende tükendi, tezgahımda satılmaz dediğim dertlerim.

Bu sevgiyi anlatmaya kafi olur mu baska bir cümle;
Kör kurşunmu ki, sapsın hedefinden, yönelsin başka adrese.
Önce Allah'a güvendim, sonra o dilber yare;
Rab'bime hamd olsun yazmış O'nu kaderime.


 

Murat Ali DAVULCU
Almanya, 7.Ekim.2009
 


 

 
 
  Bugün siteyi 170804 ziyaretçi (366631 klik) bu sayfaları izledi.
© By MAliDA™ -o- Deutschland * 2007
 
 
Bu sitede yer alan tüm eserlerin telif hakları Murat Ali Davulcu'ya ait olup; yazılı izni olmaksızın başka bir yerde kullanılmaları yasaktır. © ßy MAliDA™
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol